Neden Beşiktaş’ın her istediği oyuncuya musallat olunuyor? Son zamanlarda dikkatimi çekiyor: Ghezzal zaten bizim oyuncumuzdu, Galatasaray istiyor. Rosier “I am a child of Beşiktaş” demesine rağmen, bütün takımlar kendisini almak için uğraşıyor. E şimdi içeriden aldığım duyumlara göre Fransa’dan bir oyuncuya talipmişiz (ismi çıkar yakında), emin olun ki Beşiktaş eğer almaz ise, en kötü Fenerbahçe ya da Trabzonspor’a gider.
Yapmayın, etmeyin. Bu kadar vizyonsuz olmayın.
Kulüpçülük yapmayı sevmem, ki bana kalırsa bu Türk futbolunun (genel) hastalıklarından biri. Şimdi bir Ajax’a bakıyoruz, adamların eski futbolcuları alt yapıda hoca olarak başlıyor, sonra A takıma yükselip hocalık yapıyor. Biz de Sergen Yalçın birkaç maceradan sonra (Malatya vs.) bize tamamen tesadüfen geldi.
Niye tesadüf? Çünkü ne bir plan, ne de (uzun vadeli) bir plan var. Türk futbolu, her şeyde olduğu gibi, kara düzen olarak tabir ettiğimiz şekilde yönetiliyor. Günü kurtaralım da, gerisi boş: kafa bu. Dolayısıyla başka kulüpler senin için araştırıp önüne getirdiği vakit sen de utanmadan onlara musallat oluyorsun, çünkü başka alternatifin yok. Plan yapmadığın için alternatif oyuncun yok, scouting sistemin yok, menejerler her yerde cirit atıyor ve en vahimi: almak için alınıyor. Yani rakibim almasın da, ne olursa olsun mantığıyla yönetiliyor kulüpler.
Bu durum değişmediği takdirde bu kısır döngüden çıkamayız.